Baykuş Lyon'da

Lyon, Paris'ten sonra Fransanın en büyük kenti. Arabayla Cenevre'den Lyon'a gitmek sadece bir buçuk saat sürdüğünden biz de Yener'le Cenevre'nin tekdüzeliğinden bunaldığımız zamanlarda kendimizi bu Paris ile Marsilya arasında kalan güzel şehire atıyoruz.

Lyon yaz-kış dolu, kıpır kıpır bir şehir. Alışverişi seven biriyseniz yeni şehirde bilinen markaların mağazalarında alışverişinizi yapıp, yorulduğunuzda modern cafelerden birinde kahvenizi yudumlayarak kuruvasanınızı yiyebilirsiniz. Fakat ben asıl eski şehiri (Vieux Lyon) seviyorum. Çünkü eski Lyon bende 'ruhu var' hissi uyandırıyor. Zaten mimari ve tarihi güzellikleri nedeniyle UNESCO'nun dünya mirası listesine girmiş.

Lyon'un bir diğer ünü ise yemekleri. Fransa'nın başkenti nasıl Paris'se, Fransız gastronomisinin başkentide Lyon'dur. Ben de eski şehirin içerisindeki dar sokakların iki yanına sıralanmış restaurantlarında yemek yemeyi çok seviyorum!

İçinde su olmayan şehirler bana çok bunaltıcı gelir. Bu su deniz ise ne ala ama göller, nehirler de kabulumdür. Lyon bu konuda da şanslı, içerisinden geçen Rhone ve Saone nehirleri şehrin güzelliğini tamamlıyorlar.

Artık sizi fotoğraflarla başbaşa bırakıyorum. Siz verin kararınızı: Lyon Paris'i döver mi acaba?








Bu minikler eski şehirin sokaklarında bir anda karşımıza çıktı. Bir masal sahnesi gibi durmuyor mu?




Yener'le pozumuzu da verdik.


Veeeeee sıradaki fotoğraf benden bloğun sevgili kadınlarına gelsin :) 






11 yorum:

  1. Allahımm:)

    yıne bı yazı gezısı

    yıne gormeıdgım yerlerden renkler tasımsıın bızlere

    bayıldım:))

    cok cok tsk ederım

    YanıtlaSil
  2. gezı yazısı yazacaktım

    yazı gezısı de nedır ya :)

    ah oyku ah:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oyku'cuk sen soyleyene kadar farketmemisim gayet dogal geldu okurken yazi gezisi :)))
      Belki senin de yolun duser buralara, sozum olsun ben gezdiricem gelirsen. Sevgiler.

      Sil
  3. Lyon'a hiç gitmeden ama Paris de öyle kolayca dövülecek bir şehir değil. Yalnız resimlerden gördüğüm kadarıyla dar sokakları tam seveceğim türden.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ikisini de gezme sansini bulmus biri olarak soyle diyebilirim. Paris butun guzellikleriyle dunyaca unlu bir artist gibi. Lyon ise cok cok yetenekli ama henuz kesfedilememis ailemizin bir bireyi :)
      Sokaklar konusunda haklisin, eski sokaklarinda gezmek cok keyifli.

      Sil
  4. Vuhuuuuu muhteşem fotoğraflar. Fotoğraf konusunda çok yeteneklisin
    :)

    Bir de bir kaç fotoğrafını bilgisayarıma kaydettim, haberin olsun
    :)

    Sevgilerimle
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pe hito,
      Cok sevindim fotograflarimi begenmene hatta kaydetmene. Fotograf cekmek ayri bir dunya ve keyif. Sevgiler :)

      Sil
  5. Fransa'yı çok seviyorum, seni de çok seviyorum.
    Gezdiğin yerleri, kendi büyülü süzgecinden geçirip anlatışını da.
    Ve o fotoğraf çok güzel gerçekten, nasıl denk gelmişsin.Nasıl çıkmış karşına, ben çekmiş kadar mutlu oldum ve hediyen için çok teşekkür ederim.Gerçekten de yazılarıma yakıştı.
    sevgilerimle.
    Kaplan maskeli adam, bana Blake'in( en sevdiğim şairlerden biri) kaplan kaplan şiirini hatırlattı.

    "neydi çekiç? ya zincir neydi?
    beynin nasıl bir fırın içindeydi?
    neydi örs? ve hangi dehşetli kabza
    ölümcül korkularını alabilir avcuna? "

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Jane, bana da masal gibi geldi , bir anda eski sokaga cikiverdi kostumlu cocuklar birer ikiser. Bu adam ve cocuk...Cocugun safligini vurgularcasina aydinligin onu secmesi, kaplan maskeli adamin golgede kalmasi tamamen tesaduf de olsa, deklansörün sesiyle birlikte yuzumdeki gulumsemeyi tahmin edebiliyorsundur saniyorum. Sevgiyle.

      Sil
  6. Yoo hayır Biscolata marangozunu hiç kıskanmadım :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de blogun kizlarindan hc yorum gelmedi yakisikli marangoza diyordum :))))). Biscolata erkegi yorumuna ise cok guldum. Sevgiler.

      Sil